Son zamanlarda bir reklam filmi dönüyor televizyonlarda. Böyle insanın içini ısıtan acayip bi etkisi var..
Sosyal medyanın 30-40 sene önceki mahalle halini gösteriyor..
Evet evet, mahalle hali..
Yani etli-kemikli bildiğin yanyana olan hali..
Şimdi burada sosyal mesaj verip, ‘’ah teknoloji olmadan önce insan ilişkileri ne güzeldi’’ muhabbeti etmeyeceğim ama insan hakketen bir anlığına bile olsa düşünüyor.
Elimizin altındaki inanılmaz iletişim araçları olmasa gerçekten denildiği gibi sürekli görüşüp fiziksel olarak iletişim halinde mi olacaktık..?
Yani biz sürekli beraber olan, mükemmel arkadaşlıklar kuran, her düğüne/cenazeye giden, sürekli aktivite yapan insanlar mıydık ki bu teknoloji çağı bizi birbirimizden uzaklaştırdı..?
Zaten insan ilişkilerine vurduğu darbeyi herkes konuşuyor, bizde madalyonun diğer yüzüne bakalım biraz..
İletişim teknolojileri bu derece gelişmeden biz;
- Özellikle çalışan bir bireyseniz, arkadaşlarla 2-3 haftada bir kere biraraya gelebiliyorsak şükrediyorduk.. Zira para kazanma derdi sosyal çevreyi bize unutturacak kadar mühim bir konu. Bir çok davetten özellikle kaçıyor, ya parasızlık ya trafik ya da tembellik yüzünden zaten gitmiyorduk.
- Çok sevdiğiniz ve artık şehir dışında yaşayan bir arkadaşınız evleniyor ya da doğum yaptı.. Eğer izin alabilirseniz ve cebinizde paranız varsa ne ala. Ama orta halli bir bireyseniz bu mutluluğa ortak olma şansınız çok az. ‘’Aman şimdi bi dünya yol, bir dünya para’’.. Dolayısıyla bir çoğuna zaten gitmiyorduk. Uzaktan paylaşıyorduk sevinçlerini.
- ‘’ay şimdi gitsem hediye almak zorundayım, ben onu kutlarım sonra’’ diye kaç doğum gününe gitmediniz acaba ..?
- ‘’vakit bulamıyorum ki, bi çiçek yollar, telefon ederim’’ diye diye kaçhasta ziyaretini ertelediniz ya da gitmediniz..?
Kısacası bazı şeyler zaten yoktu bizde…
Ama istersen de ‘’rağmen’’ olurlar…
Yani sen suçu teknolojiye atma birader..