Bekleme YAP!

Beklentiler…
Karşı taraftan tedarik edilmesi beklendiği zaman sonuç hep hayal kırıklığıdır. Umarsın, hedeflersin, yaptırım gücünü kullanmaya çalışırsın belkide ama sonuç hüsran olur yinede… Oturup her şeyin gerçekleşmesini bekleyebiliriz, bu mümkün. Sevilmeyi, mutlu edilmeyi, hedefe gitmek için birinin bize tekme atmasını, güldürülmeyi, eğlendirilmeyi vs… Geçin bunları!

Sevilmeyi niye bekliyosun ki? sen sev, öp, sarıl, görmek istersen onu bekleme, git hemen yanına. Hedefe gitmek için sen koş, soluklandığın anlar anlam kazanır o zaman. Güldürülmeyi bekleme, güne başlarken herkese merhaba de mesela, tebessümünü de katarak. Doğayı fark et, zevklerini hünerlerini… nelerle mutlu olacagını kişi ancak kendisi bilir. o halde?

Hayatımızı kurgulamaktan vazgeçtiğimiz gün mutluluğa adım atmışız demektir. Önce kendimizi sonra karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmeliyiz. Koşulsuz kabul! neyse o!

Kendinizi de başkasını da değiştirmek, bir ayar tutturmak için ugraşmayın, olmaz, keza bir oyuncunun her oyununda benimsediği rol bile senaryo bitene kadardır. Maskeler düşer özüne dönersin en sonunda. Ya sonra? işte o bahsettiğim hayal kırıklığı…

Mesela Türk kültüründe özellikle kadınlarda şu kurgu olayına çok rastlıyoruz. En çok da ikili ilişkilerde… ‘çok fazla aramayım üstüne düşmüş gibi olurum, benden kaçar’, ‘hep bakımlı olmalıyım yoksa yine benden kaçar (ki bu kendine hakarette son noktadır, ben boyasızken maymuna benziyorum anlamını taşıyor farkında değil)’ veya ‘yemeğimi kibarca yemeliyim hatta hepsini bitirmemeliyim de beni görgülü sansın’ falan filan… bunlar sadece birkaçı yani…

Esas tilt olduğum nokta şu; ilişkide cinsel ilişkiye girme süresi belirlemek. Şöyle ki, mesela kadın adamı arzuluyor ama bir aydan önce onunla cinsel bir beraberlik yaşarlarsa basit kadın imajı vereceğinden korkuyor. Şiddetle kınıyorum! ‘zaten sen zihninde sevişmişsin bunları düşünerek, farkında bile değilsin be kadın’

Ön yargıları yıkmak, tabuların üzerine gitmek ve sevgini göstermek her ne pahasına olursa olsun. ‘Kendine özen göstermeli insan’ derdi bir dostum. Kesinlikle katılmıyorum. Biz zaten yeterince güzeliz. Eğer göremiyorsak içimizdeki güzelliği bunu zaten yansıtamayız insanlara. bırakın gündelik hayatın stresini bir kenara da düşünmeyin açlık sınırında ki kazancınızı da. Gerçekten nefes alın doğayı koklayın. Bakın ne demiş zen ustaları ‘çoğunlukla düşündüklerinin aksini yapar insan’ boşverin hatalardan ders almayı. Onlar zaten geride kalmış. Kaybettiklerizi düşünün, daha ne kadar size kaybettirecek zaman onun hesabını yapın. Sevmeyi sevin sevilmekten çok. Sizi ele geçirmelerine asla izin vermeyin. Kültürler arası farklılığa inanmayın çünkü bütün insanlar özlerinde aynıdır. Kendinizin farkına varın.

Sevgiler..

Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.