Yeni bir yeme davranışı bozukluğu olan ‘Ortoreksiya Nervosa’ , ‘Sağlıklı Beslenme Takıntısı’ olarak da bilinir. İlkkez duyanlar için Ortoreksiya ‘doğru beslenme’ anlamına gelmektedir. Bu kişiler; diyetlerine önemli kısıtlamalar getirirler, özellikle biyolojik ve saf yiyeceklere hastalık derecesinde takıntıları vardır. Bu hastalık; genelde fiziksel bir rahatsızlıktansa; psikolojik bir bozukluktan kaynaklanır. Bu başta kulağa zararsız da gelse, ciddi problemler doğurabilir. Bu kişiler doğru beslenme hedefiyle, kendilerini toplumdan soyutlama, sağlıksız derecede takıntılı davranma ve hatta kendini aç bırakmaya kadar gidebilecek riskler altındadırlar.
Ortoreksiya Nervosalı Kişiler ve Beslenme Takıntıları
Ortoreksiya; sağlıklı besinleri yeme takıntısı ve sağlıksız besini reddetme durumudur. Bir besinin sağlıklı veya sağlıksız olması, kişinin kendi diyetsel inanışlarıyla ilişkilidir. Yani belki de sağlıklı olan bir besini sağlıksız bulup tüketmeyebilir. Birçok ortoreksik yalnızca kendi aldıkları ve hazırladıkları yemekleri yerler. Kendi yiyeceklerini her gittikleri yere götürür, başka insanlarla normal ilişkiler kurmakta zorlanabilirler. Yemekle ilgili düşünce ve duygular her türlü sosyal ilişkinin önüne geçtiği için zaman içinde içlerine kapanır ve sosyalleşemezler.
- Bu kişiler için yiyeceklerin saf, katkısız ve işlenmemiş olması oldukça önemlidir. Bu yüzden çoğu sebze ve meyveyi çiğ yemeye gayret ederler. Çoğu da vejetaryen grubundadır. Zararlı maddeye karşı duyulan derin korku sebebiyle tarımsal ilaçlar içermesi ve hazırlanış teknikleri sebebiyle bazı yiyecekleri diyetlerinden çıkartırlar ve en sonunda beslenme listelerinde sadece 1-2 tür yiyeceğe yer kalır.
- Ayrıca Ortoreksiyalılar; yanlış olduklarını düşündükleri belirli pişirme yöntemlerini de reddederler. Örneğin; aliminyum kaplar bu insanların asla kullanamayacakları araç ve gereçler arasında yer almaktadır.
- Bu davranış biçiminin ekonomik bir boyutu olabileceğini de eklemek isterim. Organik besinlerin satıldığı dükkanlardan alışveriş yapacak ekonomik gücü olmayanlarda bu tarz obsesyonların gelişmeyebileceği de araştırmacılar tarafından bildirilmektedir.
Bu hastalık için herhangi bir klinik kılavuz mevcut olmadığından doktorların tanı kriterlerine göre teşhis edebilecekleri bir durum gibi görülmemektedir.
Ortoreksiya Nervosa sadece;
Uzun dönemde görüldüğü zaman. (bikaç hafta için sağlıklı yiyeceklere verilen dikkat obsesyonun üzerinde olmadığı sürece bozukluk olarak tanımlanamaz.)
Eğer bireyin yaşantısında anlamlı oranda negatif bir etki yaratıyorsa (yaşam stresini önlemek için yiyecekleri düşünmek, negatif duyguları önlemek için yiyeceklerin nasıl hazırlandığını düşünmek, her günün büyük bir çoğunluğunu yiyecekleri düşünerek geçirmek) tanımlanabilmektedir.
Ortorektik bireyler zamanlarını çoğunu beslenmelerini düşürerek geçirirler.
Bu beslenme takıntısı, sosyal ilişki eksikliğine ve tatminsizliğe yol açar. Ortoreksiya’lı hasta, sağlığını iyileştirmek veya bir hastalığını tedavi etmek ya da kilo vermek istiyordur. Diyet, hayatlarının en önemli kısmını oluşturur. Çoğu zamanlarını mutfakta geçirirler; Çeşitli ve sağlıklı yemekler hazırlarlar, daha o gün bitmeden bir sonraki gün yapacağı yemekleri planlarlar.
‘Ortoreksiya Nervosa’ diğer beslenme davranış bozukluklarından nasıl ayrılır?
Ortoreksiya Nervosa, bilinen iki beslenme bozukluğu (Anoreksiya Nervosa ve Bulimia Nervosa) ile birçok benzerlik de içermektedir. Anoreksikler ve Bulimikler besinlerin miktarı üzerinde odaklanırken; Ortorektikler ise besinin kalitesiyle ilgilenirler. Bu üç beslenme bozukluğunda da bireyler, besinlere hayatlarında haddinden fazla yer verirler. Anorektiklerin aksine Ortorektik bireyler genelde kilolarıyla ilgilenmezler, kendilerini şişman hisetmezler.
Ortoreksiya Nervosa’nın önümüzdeki 10 yıl içinde görülme sıklığında artış olacağı düşünülmektedir.
Sağlıklı beslenelim ama takıntı haline getirmeden…