Benim Cinsiyetim Yok!

Cinsiyet olmak…

Heteroseksüel veya eşcinsel olmak değil, cinsiyet ayrımı yapmaktır sorunların başı…

İnsanoğlu bu ayrımı yapmaya başladığından bu yana ne kadar güçleşti herşey… Her cinse ayrı roller uygun görüldü ve buna göre sorumluluklar yüklendi. Kadına bedeni utanç unsuru olarak lanse edildi. Sen hürmetkarsın, susansın, fiziksel olarak senden güçlü olan erkek cinsiyetine boyun eğensin, görev icabı da olsa bedenini erkeğine sunansın dendi kadına… Erkek ise hükmeden oldu, parayı bulmanın peşinde koşan oldu, vurdu mu oturtan oldu! Eşcinsel olarak ayrım yapılan insanlara dayatılanları işin içine hiç katmıyorum!

Beynimizin diğer canlılara göre daha gelişmiş olmasının sonuçları bu mu olmalıydı? Daha yıkıcı olmak için mi? Kendi ırkımızla savaş içindeyken diğer canlılara yardım edebilmemiz bekleniyor mesela… ne mümkün!

Cinsiyet ayrımının yanında bir de ırkçılığımız var. O bu mezheptendir, öteki çapulcudur, diğerinin rengi bozuktur! Yani? Öyle olunca ne oluyor? Kalıpların içinde sıkışmak da neyin nesi? Bunları benim aklım almıyor. Ben hangi kalıbın içine konuluyorum acaba?

İnsanı sırf insan diye neden sevemiyoruz ki biz… illa ki karşılığında neden birşeylerin bize uyum sağlamasını bekliyoruz? Hepimiz çıplak doğuyoruz. Hepimiz büyürken sevgi, ilgi ve ihtiyaçlarımızı karşılamak istiyoruz. Ne kadar masumuz o zamanlar öyle değil mi? Eğer bize bu dayatmalar yapılmasaydı biz nereden bilecektik ki yapılan bu ayrımcılıkları da… bu dünyada halen daha ‘yaşamak’ gibi değerli bir şansa sahibiz. Bunun ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Gelin bu süreci kendimizi de insanlığı da mahfederek değil bir şölen halinde yaşayalım. Gülmeyi ve sevmeyi insanlara bulaştıralım. Bizden güçsüz olan insanları incitmek yerine onlara destek olalım ve bir sonraki nesillerimize de bunu aktaralım. Aktaralım ki yemyeşil, sevgi ve barış içinde bir dünya olsun…

Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.