Bodoslama Gündem

Çok şey yazmak varken her şeyi günlere, ardından satır satır haftalara bölmek varken, Her ay sonu arkana dönüp baktığında; ulen ammada yazmışız diyeceğime neden böyle olmuyor diye bakıyor ve düşünüyorum da:

Mış’lar la Miş’ler le çok zaman kaybediyoruz da ondan dediğimi fark ediyorum yada mübarek üç ayların içersinde, birde bizim sıcak üç aylarda olduğumuzu tepemde yakıcı güneş varken düşünmeden edemiyorum ister istemez. Sonrasında Muş’lar la Müş’ler le çok zaman harcadığımızın bilincine varıyorum.

Gündemin içinde olup da nasıl olurda; birkaç satırlık zaman yaratamıyorsun bir şeyler karalamaya diyenlere hemen cevap veriyorum:

Birincisi, zamanım bu aralar çok kısıtlı. İkincisi, birçok şeyi birden yapmaya çalışırsanız tabiri caizse sıçarsınız. Üçüncüsü, insanlarla uğraşmak dünyanın en zor şeyi olduğu için ve bende bu aralar bunlarla yani insanlarla uğraştığım için, beynim hafiften baloncuk toplamış bir şekilde salınmaktayım. Neyse. Ne diyorduk yahu ? Hah öyle, şöyle, böyle misali zamazingolardan bahsediyorduk. Şu mış’lar la başlayalım önce isterseniz. Yapmışlar, kaçmışlar, basmışlarla mesela.

Bu aralar; bir çok kişi bir çok şeyi yapıyor bizde bunu çok gereksiz ağızlardan çok da gereksiz şekilde mış’lar şeklinde işitiyoruz. O vakit bir zahmet geçiniz ! Miş’ler le devam ediyoruz. Birileri bir yerlere gidiyor, ardından yine gereksiz dillerde, gereksiz konuşmalardan, oldukça gereksiz yoğunlukta ağızlarda hafiften acımtırak tat bırakana kadar konuşuluyor da konuşuluyor. Miş’lerde gündemi gereksiz şekilde bu aralar meşgul eden şeylerden, ele avuca sığan bir yanı var mı diye hemen bakıyorum da; yok arkadaşlar ! Ne yapıyoruz o zaman ? Bunu da lütfederek geçiyoruz. Geldik muş’lara. Olmuşlara, olacak gibi görünüp yine çoktan olmuşlara. Efendim, biri daldaki meyvelerden, tarladaki sebzelerden mi bahsediyor diye kulak kabartıyorum; sanırım bunlar olabilir. Evet kayda değer bir şey var mı ? Mümkündür. Daldakileri, tarladakileri toplayın olmuş olsun. Muş’larda eh işte dedirten gündem satırbaşlarından serpiştirmeler diyelim. Müş’ler bu aralar oldukça fazla yer tutmakta, özelliklede gazetelerin üçüncü sayfalarında ve manşetlerinde. Yazın sıcağından mıdır yoksa yaz mevsimi gelince şeytan kulağına rahmet mevsimi mi açılıyor, Azrail ile özel bir işbirliğimi yapılıyor bilemiyorum; saf tuttuklarımız bu aralar maalesef ki çoğunlukta. Genci, yaşlısı diğer tarafta epeyi kalabalıklaştı bu aralar. Aman diyorum herkese.

Diğer taraflara meraklı olup gidenlerin arkasında kalanlara tanrı sabır ihsan eylesin diyorum. Giden gidene ne oluyoruz demekten kendimi haliyle alamıyorum. Bunun ekseriyasın da, kimseye kaldıramayacağı acıyı Tanrı yaşatmasın diyorum fakat olmuyor işte. Olmuşların belki ama ölmüşlerin bir türlü önüne geçemiyoruz bu aralar. Topluca müş’lerin arkalarından kalanlara tekrar tekrar Allah yardımcıları olsun demekle yetiniyorum.

Konular açık ve net değil mi ? Havalar sıcak, gündem yoğun, uzun bir süre hiçbir şeye arar vermemek en güzeli aslında. Mış’lar la, Miş’ler le, Muş’lar la, Müş’ler le ilgili fazla lakırdı yapıp daha fazla kimseleri zan altında bırakıp, meraklandırma, sonrasında üzme taraftarı da değilim.

Soru işaretleri ve ünlemlerle dolu söylemler hayatımızın bir parçası nede olsa. Nasıl olsa bu günlerde her şeyin sonu Ş harfi ile biter olmuşken; gündemde bolca kişiyi anıp, isimsiz kulak çınlatmışken:
Bu seferlik de her şeyi böyle geçiniz.

Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.