2001 ılık bir kış akşamı hayatımıza girdi bu lugat. Daha doğrusu tescillendi.
Ne mi; dikizlemek ve dikizlenmek. ‘Biri Bizi Gözetliyor’ diyerek insanların özel yaşamlarını televizyona aktarılmasıyla başladı bu serüven. ‘Niye bu kadar eskiye döndün’ derseniz; dönüm noktasıydı çünkü, gelecekte yapılan programların. Önce bize özel hayatı dikizlemeyi öğrettiler, sonra bir araba uğruna yemeden içmeden kesildik, elimizi bırakamadık bir türlü arabadan, tuttuğumuz arabanın sahibi olmak için ‘Dokun Bana’ dedik. Baktık ki dokunarak olmuyor bu işler ‘Gelinlerle Kaynanalarımızı’ birbirine soktuk, birbirlerini beğendirdik, oğullarımıza gelin adayları sunduk. Bununla yetinmedik, ‘Orada Neler Oluyor’ dedik yine bir eve atılmış grupları izledik, sahte aşkları ve kavgaları… Oldu olacak bari evlendirelim dedik bir de bunları ‘Ben Evleniyorum’ diye bir akına kapıldık; Birbirlerini en çok beğenenleri ve yakışan çiftleri biz seçtik onlar kazandı ve birlikte oldular… ‘Gelinim Olur musun?’ dedirttik annelerimize iki eve gelin adaylarını ve kaynanalarını tıktık; annelerimiz gelin adaylarını izledi gün boyunca. Hayatlarının bir parçası oldu gelin adayları… Gençlere varda bize yok mu? dedi ve ikinci bir şans istedi büyüklerimiz, ‘Kalplerde İkinci Bahar’ dedik alın size bir şans daha. Birinci evliliğinizde yaptıklarınızı yapmayın dedik. Seçmece karpuz gibi koyduk onları da bir kasaya beğendiklerinizle hayatınızı yaşayan dedik… Kaynana, ikinci bir şans isteyenler nasibini aldılar, bu sefer gelinler ayaklandı ben neden seçemiyorum diye.. Bu seferde gelinlere şans verdik, ‘Size Anne Diyebilir miyim?’ dedirtmeye çalıştık eve soktuğumuz kızlarımızı. Bu sefer kızlar seçti yakışıklı damat adaylarını… Ama yine bizim hayatımızda bir şey eksikti; Adrenalin, dediler ki ünlülere, sizi bir kampa sokalım yaşayın millette sizi izlesin nasıl olur?; ‘Ünlüler Kampta’ neler yaptı etti gün boyunca merak ettik… Arada birde kamptan fırsat buldukça ‘Bizim evde Ne Oluyor?’ dedik ki ev hayatını bir köşeye atmayalım diye. Ama bir kere içimize girmişti adrenalin, ‘Survivor’, ‘Fear Factor’ dedik gücümüzü gösterdik böcek yedik. Böcek yiye yiye evde yemeğin tadını unutmamak içinse ‘Yemekteyiz’ diyerek ara verdik. Birbirimizin yaptığı yemekleri beğendirdik, entrikalar yalanlar çevirdik yemeğe gelen misafirlerin arkasından, biraz ayıp ettik… Baktık bunca geçen yılların ardından damat adaylarını unutmuşuz ‘Damat Beğendi’ dedik. Damatlara kız beğendirdik. Hep kişisel çalıştık, bu sefer genel olsun dedik ‘Evcilik Oyunu’ girdi hayatımıza, insanları evlendirmek için çaba sarf ettik… Geçmişte yaptığımız bir ayıbı telafi etme içinse ‘Misafir Ol Bana’ dedik, yine yemekler yapayım sana ki bu küskünlük bitsin, sen yemeklerimi tat, bu iş burada kapansın dedik yine dayanamadık, yüzüne ‘beğendik’ dedik arkasından ‘iğrenç bir yemek olmuş’ dedik…
Yıl 2015, geçen sene 14… Bizde oturup izledik hep bunları, izlemiyorum desekte.. Oturup harbi izledik, beynimizi yıkadık. Çok şey öğrendik; entrika, yalan, dedikodu, dikizleme, kavga…. Dedik ki yeni yıl temiz duygular, değişelim artık… 2014 yılı sonbahar aylarında moda işine girdik;
Döndük her şeyi geçtik, karşımıza işlerinde deneyimli modacılar aldık. Bizlere hakaret etsinler diye, ‘’Bu Tarz Benim’ dedik ama karşılığında “olmamış” , ”Tarz deyılsın” ve çeşitli hareket kelimeleri içimize sindirdik. Diğer tarz arkadaşlarla kavga ettik, seslerini kaydettik, kötüledik, tehdit ettik, aşağıladık… Buna dayanamayıp bir dağ evine kapandık bahçeli büyük bir hangarda yaşamaya karar verdik, şehir hayatından uzak bir yaşam alanı seçtik kendimize adını da ‘Ütopya’ koyalım dedik. Yine yaramadı gruplaştık bu sefer, yine kötüledik birbirimizi, dedikodu yaptık, grup lideri seçtik, işin içine iyice ettik, daha beter olduk.
Bunlarla birlikte neler mi öğrendik; gruplaşma, aşağılama, tehdit… Önceden de entrika, yalan, dedikodu, dikizleme, kavga, gruplaşma vardı. Kısaca baya şey öğrendik.. Öğrenmeye de devam ediyoruz. Örnekte alıyoruz…
Önümüzdeki günler bize neler getirecek daha neler öğreneceğiz merak ediyorum doğrusu… Bir de bu SOSYAL MEDYA ÇILGINLIĞI olmasa… (Yakında)