“MAGAZİNCİ”

Uzun süreden beri ‘magazin’den uzaktım. Aktif olarak yaptığım dönemlerde çok severek ve isteyerek yaptığım bu görevden zamanla soğudum, uzaklaştım. ‘Bir insanın sevdiği bir görevden soğuması nasıl olur’ diye sorarsanız bana, bunu sizlere ilk yazımda birazdan bahsedeceğim.

Yaptığım dönemlerde kaliteli işler yapmaya çaba sarf ettim. Özel konuları gündeme taşıdığım zamanlar oldu. Zaman zaman insanların mekanlarda eğlencelerini taşıdım gazete ve web sayfalarına, yeri geldi diğer ülkelerden gelen ünlülerle röportaj yaptım. Kısacası okuyuculara anlamlı ve görselliği hoş haberler servis ettim. Gayet memnundum bu işten, yorucuydu kimisine göre ‘çok güzel bir işin var, çok eğlenceli’ diyen de vardı. Yorgunluklar gün sonunda çıkan meyvesiyle son buluyordu. Haber yazılıyor, fotoğraflar seçilip haber merkezine servis ediliyor, gazete veya web sayfasına tasarlanıyor, son olarak okuyucuyla buluşuyordu yazılarım ve fotoğraflarım. Olumlu ve olumsuz yorumlar o yorgunluğu bir anda sonlandırıyordu işte…

Gel gelelim ‘ne oldu böyle de uzaklaştın’ sorusuna… Aslında uzaklaşmadım, uzaktan izledim uzun süre, çünkü uzaklaşmaya karar verdiğim zamanda magazin muhabirleri her gün mantar gibi çıkıyordu. Her geçen gün eline fotoğraf makinesi alıp ‘ben magazinciyim’ diyen çıktı. Üçtük, beş olduk sonra onbeş… Bazı şeyler anlamını yetirmeye başlamıştı gözümde… Magazinci kod adını kullanıp boş işler yapanı da gördüm o süre zarfında…

Baktım olacak gibi değil, uzaktan gözlemlemeye başladım. İçinde olupta görmediğim şeyleri de görmeye başladım. Eğlence mekanlarına ‘avanta alkol’ içmek için gelenlere kadar vardı içlerinde. Onu geçtim ülkemizin bazı ‘kendilerine göre mankenleri’ne bile magazinciliğin gücünü farklı gösterenleri de gördük.

Bazı SAPIK MAGAZİNCİLER…
“Gel seni ünlü edeyim”, “Gazeteye koyayım seni”, “Fotoğrafını çekeyim senin”, “Haberlerini gazeteye koyarak seni büyük model yapayım” deyip suyunu çıkaran ‘magazinciler’ var ülkemizde eskiden de vardı şimdide var… ‘Magazinciler’ diyorum tırnak içinde çünkü egolarına yenik düşmüş iki lafı yan yana getiremeyen, o takıyı kötü işlere kullanan ve bazı ufak güçlerle kendilerini oldukça başarılı ve kaliteli magazinci sananlar, yüzünden ‘magazinci’ diyorum… Ülkede işini yapanda var onlara lafım yok, benim lafım onu kod adını kullanıp saçma işler yapana… Evet üzülerek söylüyorumki ülkemizde ‘SAPIK MAGAZİNCİ’ler. Geçenlerde elime bir mesajlaşma geçti. Ülkemizin ‘magazinci’si kendinden yaşça ufak bir kıza mesaj atıyor, ahlaksız isteklerde bulunuyordu. Hatta yine bir gün magazinci arkadaşımız, tanınmış bir mankeni telefonla aramış ve kızdan ona hoş kelimeler söylemesini istemiş. Daha da ileriye giden ‘magazinci’ arkadaşımız bazı mankenlere de tehditler etmişti. “Buluşalım yoksa kötü haberini yaparım”. Bu kadarına pes doğrusu dedim. Tabiki bunlar sadece yazabildiklerim.

Bu kadar olan bitenden sonra nasıl sevesin ki bu işi… İş işten çıkıp başka kulvara yönelmiş. Günümüzde halen bu arkadaşlar mevcut işlerinde gücünde çalışıyorlar, ama ne çalışma… Vazgeçilmez magazinci olup çıkıvermişler. Birinin onlara kendine çeki düzen ver demesi gerekir. İşi “laylaylom”a getirip saçma sapan işlere yönelmeleri pek hoş değil. Kendilerine has kurallar eklemişler zaman geçtikçe, sanki magazin onlardan sorulur oluvermiş. “Eline fotoğraf makinesi alan magazinci olmuş” diyorlar şimdilerde kendilerine bakmadan…

Sizler, adları manken olan arkadaşlar sizde sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz… (Yakında)

Paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.